Boşanma Hukuku
Evlilik
gibi boşanmak da bir medeni haktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 161-184 maddeleri
arasında düzenlenmiştir.
Boşanma davalarında görevli mahkeme, Aile mahkemesidir. Yargı çevresinde aile mahkemesi
bulunmuyorsa o yer Asliye Hukuk Mahkemesi davaya Aile Mahkemesi sıfatı ile
bakacaktır.
Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri
veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer
mahkemesidir.
Boşanma davalarında uygulanacak usul ile Türk Medeni Kanunu madde 184’te
düzenlenmiştir.
Bu madde hükmü gereğince davaya bakacak olan hâkime boşanma sebeplerinin oluşup
oluşmadığı hususunda geniş bir takdir hakkı verilmiştir. Bu nedenle boşanma
hukukunda Yargıtay’ın görüş ve içtihatları önemli bir yer tutar.
BOŞANMA
SEBEPLERİ
Türk
Medeni Kanununda boşanma sebepleri; genel ve özel sebepler olarak ikiye
ayrılmıştır. Özel boşanma sebepleri ;
1) Zina
2) Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
3) Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
4) Terk
5) Akıl hastalığı
olarak sıralanmıştır.
Davacının bu boşanma nedenlerinden birine dayanmak istemesi halinde birtakım
süre ve ihtar şartlarına riayet etmesi gerekecektir. Boşanma nedenlerinin
gerçekleştiğini davacının ispat etmesi gerekir. Özellikle zina durumunda
davacının ispat yükünü yerine getirmesi pek güç olacağından bu sebebe dayanan
davalarda güncel içtihatlar takip edilmeli, müvekkil ona göre
yönlendirilmelidir.
Genel boşanma sebebi;
Türk Medeni Kanunu 166.maddesinde genel boşanma sebebi olarak ‘’ evlilik
birliğinin temelden sarsılması ‘’ şartını aramıştır. Ancak davacı eşin bu
davayı açabilmesi için, evlilik ilişkisi içinde davalı eşten daha az kusuru
olması gerekir. Evlilik ilişkisinin getirdiği yükümlülükler irdelenmeli ve tarafların
davranışları ile bu yükümlülüklere uyup uymadığı tespit edilmelidir. Bu noktada
da güncel içtihatlar yol gösterici olacaktır.
NAFAKA
Boşanma davalarında iki türlü nafaka istenebilir.
Bunlardan birincisi, boşanma davası
devamı süresince istenebilecek ‘’ Tedbir
‘’ nafakalarıdır.
Bilindiği gibi ülkemizin ağır ilerleyen yargı
sisteminde bir davanın sonuçlanması yıllar almaktadır. Bu nedenle bir boşanma
davasının açılması ile sonuçlanması arasındaki süre içerisinde eşin ve
çocukların geçinmesine ilişkin koruyu önlemler alınmadır. Bu amaçla, talep
edilmesi halinde hem eş hem çocuk için tedbiren nafaka istenebilir.
İkinci nafaka türü ise, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek eşin diğer eşten
talep edebileceği süresiz nafakadır. Yoksulluk nafakası olarak adlandırılan bu
nafaka dava kesinleştikten sonra verilmeye başlanır.
Boşanma davalarında eşlerin ortak çocukları varsa çocuğun velayet hakkının
hangi eşe verileceğine de karar verilir. Çocukların velayetini alan eş,
çocukların bakım ve ihtiyaçlarına katkıda bulunması için diğer eşten nafaka
talep edebilir. Bu nafakaya iştirak nafakası adı verilir.
MADDİ ve MANEVİ TAZMİNAT
MADDİ TAZMİNAT:
Türk Medeni Kanunu 174. maddesi uyarınca, mevcut veya beklenen menfaatleri
boşanma yüzünden zedelenen taraf; evliliğin sona ermesine yol açan olaylarda
kusursuz yada daha az kusurlu bulunduğu taktirde diğer eşten maddi tazminat
isteyebilecektir.
MANEVİ TAZMİNAT :
Türk Medeni Kanunu 174. Maddesi uyarınca; boşanmaya sebep olaylar yüzünden
kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf , kusurlu olan taraftan manevi tazminat
talep edebilir.
VELAYET
Mahkeme boşanma kararı verirken çocuğun velayet hakkına ilişkin kararını da
verir. Mahkeme velayete ilişkin kararını vermeden önce anne ve babanın
görüşlerini, çocuk vesayet altında ise vesayet makamının görüşlerini ve eğer
çocuk 8 ve üzeri yaştaysa çocuğun fikrini sorar.
Velayetin kime verileceğinin taktirinde
- Çocuğun çıkarının ve üstün yararının hangi tarafça daha iyi korunabileceği
- Çocuğun yaşı
- Çocuğun taraflara ve kardeşlerine olan duygusal yakınlığı gibi kriterler yer
alır.
Mahkeme velayete ilişkin kararıyla birlikte, velayetin kendisine verilmeyen eş
açısından çocukla kişisel ilişkilerini düzenleyen kararını da verir.
Son olarak velayetin kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim
giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Mahkeme bu hususu kendiliğinden
gözetip kararını verecektir.
Türk Hukukunun daha önceki dönemlerinde ‘’ Ortak Velayet ‘’ kabul edilmiyordu.
Ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri Ek 7. Protokol 5. Maddesini kabul
etmekle artık Türk Hukukunda da ortak velayet söz konusu olabilmektedir.